TARIMSAL BLOG

Zengin Topraklardan Dünya Pazarlarına: Türkiye'nin Tarım Başarısı

Türkiye’nin tarım sektörü, ülke ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2023 yılı itibarıyla, tarımın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı %6,5 seviyesinde olup, yaklaşık 5 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Türkiye, geniş coğrafyası ve farklı iklim özellikleri sayesinde zengin bir tarımsal üretim potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel, Türkiye’yi dünyanın en önemli tarım ülkelerinden biri haline getirmiştir. Ülkenin başlıca tarımsal ürünleri arasında buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, zeytin, fındık, pamuk, tütün, narenciye ve çeşitli meyve-sebzeler bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin tarımsal üretimi hem iç piyasayı beslemekte hem de dünya genelinde önemli bir ihracat potansiyeli yaratmaktadır.
 

Coğrafi ve İklimsel Avantajlar

Türkiye, geniş coğrafyası ve farklı iklim özellikleri sayesinde çok çeşitli tarımsal ürünlerin üretimine olanak tanır. Ülkenin dört bir yanındaki farklı iklim bölgeleri, tarımsal üretimde çeşitliliği artırırken, bu zenginlik aynı zamanda dış pazarlar için güvenilir bir tedarikçi olma avantajını da sağlar. Karadeniz Bölgesi'nin ılıman ve yağışlı iklimi fındık ve çay gibi ürünler için ideal koşullar sunarken, Ege ve Akdeniz Bölgeleri zeytin, narenciye ve pamuk gibi stratejik ürünlerin üretim merkezleridir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ise buğday, arpa, mısır gibi tahıl ürünlerinde Türkiye’yi bir tarım devi haline getirmiştir.
 

Türkiye’nin Başlıca Tarımsal Ürünleri ve Küresel Liderliği

Fındık: Türkiye, dünya fındık üretiminde lider konumdadır. 2023 yılında, Türkiye dünya fındık üretiminin %70’ini karşılayarak yaklaşık 1 milyon ton fındık üretmiştir. Fındık ihracatının büyük bölümü Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Orta Doğu ülkelerine yapılmaktadır. Fındık, Türkiye’nin tarımsal ihracatında en önemli kalemlerden biri olup, ülkeye ciddi bir döviz kazandırmaktadır. Uluslararası Sert Kabuklu Meyve Konseyi'ne (INC) göre, Türkiye, küresel fındık ticaretinde hem miktar hem de kalite açısından rakipsizdir.

Zeytin ve Zeytinyağı: Zeytin ve zeytinyağı üretiminde Türkiye, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerin hemen ardından dünya sıralamasında yer almaktadır. 2023 yılında Türkiye’nin zeytin üretimi yaklaşık 2,8 milyon ton, zeytinyağı üretimi ise 400 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bu ürünlerin ihracatı, özellikle Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri tarafından büyük talep görmektedir. Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC)'ne göre Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminde beşinci sıradadır ve bu konumunu her geçen yıl güçlendirmektedir.

Buğday ve Un: Bölgesel Liderlik Buğday, Türkiye’nin en önemli tarım ürünlerinden biridir. 2023 yılında 22 milyon ton buğday üretilmiş olup, Türkiye dünya genelinde un ihracatında lider konumundadır. Türkiye’de üretilen buğday, büyük ölçüde yerel tüketim için kullanılırken, un üretimi Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarına ihraç edilmektedir. Türkiye’nin buğday ve un ihracatı, sadece ekonomik değil, aynı zamanda bölgesel gıda güvenliği açısından da kritik bir role sahiptir.

Narenciye: Önemli Bir İhracat Kalemi Türkiye, narenciye üretiminde de dünya çapında önde gelen ülkelerden biridir. 2023 yılında 4,5 milyon ton narenciye üretimi gerçekleştirilmiş ve bu ürünlerin önemli bir kısmı Rusya, Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine ihraç edilmiştir. Limon, portakal, mandalina ve greyfurt gibi ürünler, Türkiye’nin ihraç kalemleri arasında önemli bir yer tutar.

Pamuk: Tekstil Sanayisinin Temel Taşı Pamuk üretimi, Türkiye’nin tarımında stratejik bir öneme sahiptir ve ülke, dünya pamuk üretiminde ilk 10 ülke arasında yer alır. 2023 yılında yaklaşık 800 bin ton pamuk üretilmiştir. Pamuk, Türkiye’nin gelişmiş tekstil ve konfeksiyon sanayisinin en önemli hammaddesi olup, bu ürünün büyük bir kısmı iç piyasada işlenmekte ve tekstil ürünleri aracılığıyla dolaylı olarak ihraç edilmektedir. Türkiye, dünya tekstil sektöründe lider ülkelerden biri olup, bu durum pamuk üretimine olan talebi de artırmaktadır.

Sebze ve Meyve Üretimi: Türkiye’nin sebze ve meyve üretimi geniş bir yelpazeye yayılmıştır. 2023 yılında 31 milyon ton sebze üretimi gerçekleştirilmiştir. Domates, biber, patlıcan ve kabak gibi ürünler hem iç pazarda hem de ihraç pazarlarında önemli bir yere sahiptir. Türkiye ayrıca, dünya çapında kiraz üretiminde birinci, kayısı üretiminde ise ikinci sıradadır. 2023 yılında Türkiye’nin kiraz üretimi yaklaşık 900 bin ton, kayısı üretimi ise 800 bin ton civarındadır. Bu ürünler, Türkiye’nin tarımsal ihracatında büyük katkı sağlayan ürünler arasındadır ve Avrupa, Rusya ve Orta Doğu pazarlarında önemli bir yer tutar.
 

Türkiye’nin Tarımsal İhracat Potansiyeli

Tarımsal üretim, Türkiye’nin toplam ihracatının %12’sini oluşturmaktadır. 2023 yılında Türkiye’nin tarımsal ihracatı 32 milyar doları aşmıştır. Başlıca ihraç edilen ürünler arasında fındık, zeytinyağı, buğday unu, tütün, narenciye ve çeşitli meyve-sebzeler yer almaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin tarımsal ihracat pazarları arasında Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Rusya öne çıkmaktadır. Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarına erişim konusunda önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu avantaj, Türkiye’nin küresel tarımsal ticarette güvenilir bir tedarikçi olmasına katkıda bulunmaktadır.


Sonuç

Türkiye’nin tarım sektörü, sahip olduğu geniş ürün çeşitliliği ve ihracat kapasitesi ile küresel tarım piyasasında stratejik bir konuma sahiptir. Fındık, zeytin, buğday, narenciye, pamuk, kiraz ve kayısı gibi ürünlerde dünya liderleri arasında yer alan Türkiye, hem iç pazarı beslemekte hem de dış ticarette güçlü bir performans sergilemektedir. Gelecekte sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaşması ve ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi, Türkiye’nin tarım sektöründeki büyüme potansiyelini daha da artıracaktır. Coğrafi konumu sayesinde Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarına güvenilir bir tedarikçi olmayı sürdürecek ve tarımsal üretimdeki rekabet avantajını koruyacaktır.

Kaynaklar:
1. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) - 2023 Yılı Tarım İstatistikleri
2. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) - 2023 Tarım Raporu
3. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) - Dünya Tarım Raporları
4. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) - Türkiye'nin Tarımsal Ürün İhracatı


Yerli Üretim, Küresel Güç: Türkiye’nin Tarımsal Mekanizasyonundaki Yükselişi

Türkiye’nin tarımsal mekanizasyon sektöründeki büyüme, küresel tarım makineleri endüstrisinde önemli bir oyuncu haline geline getirmiştir. Ülkede ilk tarım ekipmanı olan pulluğun 1861’de Bursa’da, ilk traktörün ise 1955’te Ankara’da üretilmesiyle temelleri atılan tarım makineleri sanayi, bugün hem yerel hem de uluslararası pazarlarda yüksek performans sergilemektedir. Türkiye’de tarımsal mekanizasyon araçlarının neredeyse tamamı yerli üretimle karşılanmakta olup özellikle akıllı tarım teknolojileri gibi yüksek mühendislik gerektiren bazı ekipmanlar ithal edilmektedir. Bununla birlikte, bu alanlarda yerli üretimin hızla gelişmesi için önemli fırsatlar bulunmaktadır.

Türkiye’nin tarım makineleri ihracatında elde ettiği başarı, sayısal verilerle daha net anlaşılmaktadır. 2001 yılında yalnızca 56 milyon dolar seviyesinde olan ihracat, 2022 itibarıyla 1,5 milyar doları aşmıştır. Bu dönemde Türkiye, dünya genelindeki ihracat sıralamasında 31. sıradan 17. sıraya yükselmiş ve dünya tarım makineleri ihracatındaki payını %0,3’ten %1,6’ya çıkarmıştır. Türkiye, sadece tarım makineleri ihracatında değil, traktör ihracatında da büyük bir sıçrama yapmıştır. 2000’lerin başında 30-40 milyon dolar seviyesinde traktör ihraç eden Türkiye, günümüzde bu rakamı 1 milyar doların üzerine taşımayı başarmıştır. Bu başarı, Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu ve güçlü sanayi altyapısı sayesinde ihracat pazarlarında avantaj sağlamasına dayanmaktadır.

Türkiye’nin tarım makineleri sektöründeki gücü sadece ihracatla sınırlı değildir. İç pazarda da ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olan sektör, her yıl 100 tarım işletmesinden 17’sinin traktör veya ekipman yatırımı yaptığını, %10’unun ise sulama sistemlerine yatırım yaptığını göstermektedir. Bu oranlar, büyük ölçekli işletmelerde iki katına çıkmakta, endüstriyel bitki tarımında ise daha da yüksek oranlarda seyretmektedir. Tarım makineleri üretiminde yerli firmaların çoğunun küçük ve orta ölçekli olmasına rağmen, sektör sürekli olarak yeni girişimcileri çekmekte ve üretim kapasitesini artırmaktadır. 2021 yılı itibariyle sektörde 26.194 kişi istihdam edilmekte olup bu rakam her geçen yıl daha da artmaktadır.

Türkiye’nin stratejik konumu, hem Avrupa hem de Orta Doğu pazarlarına kolay erişim sağlaması bakımından büyük avantaj sunmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri arasında tarım makineleri üretiminde Almanya, Fransa ve İtalya’nın ardından gelen Türkiye, bu güçlü konumunu daha da ileri taşıma potansiyeline sahiptir. Küresel pazarlara olan yakınlığı, rekabetçi fiyat avantajı ve artan teknoloji yatırımları, Türkiye’yi tarım makineleri sektöründe vazgeçilmez bir aktör haline getirmiştir. Bu pozitif gelişmeler, Türkiye’nin sektörde daha yüksek teknolojili ürünler üreterek küresel pazar payını artırma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin tarımsal mekanizasyon alanındaki büyümesi, yerli üretimin yanı sıra ihracat gücüyle de desteklenmektedir. Teknoloji odaklı yatırımlar ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmesi, Türkiye’nin sadece kendi iç pazarında değil uluslararası tarım makineleri pazarında da güçlü bir oyuncu olmasını sağlamaktadır. Stratejik coğrafi konumu, büyüyen sanayi altyapısı ve dünya standartlarına uygun üretim kapasitesi ile Türkiye, tarımsal mekanizasyonda sürdürülebilir bir başarı yakalamaktadır.

Kaynaklar:
• - TARMAKBİR, " Tarım Makineleri İhracatı"(Tarmakbir)

Sürdürülebilir Tarım: Geleceğe Yönelik Dengeli ve Verimli Üretim

Sürdürülebilir tarım, modern dünyada gıda, lif ve diğer tarımsal ürünlerin üretiminde ekolojik, ekonomik ve sosyal dengeyi sağlayan bir yaklaşımdır. Temel prensibi, mevcut tarımsal ihtiyaçları karşılamakla birlikte, gelecekteki kaynakların bozulmadan korunmasıdır. Bu modelde, tarımsal üretim süreçleri doğayla uyum içinde yürütülerek ekosistemlerin dengesi korunur ve insan refahı sağlanır. Sürdürülebilir tarım sadece çevresel sürdürülebilirliği değil, aynı zamanda kırsal kalkınmayı ve ekonomik refahı da kapsayan bütüncül bir yaklaşımdır.
 

Sürdürülebilir Tarımın Temel İlkeleri

Toprak ve Su Koruma


Toprak ve su kaynaklarının korunması, sürdürülebilir tarımın bel kemiğini oluşturur. Verimli topraklar ve su kaynaklarının sürekli yenilenebilir olması, tarımın uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Erozyon, tuzlanma ve toprağın bozulması gibi sorunlar küresel tarım sektöründe karşılaşılan başlıca sorunlardır. Sürdürülebilir tarım, bu sorunları önlemeye yönelik teknikler kullanır. Modern sulama yöntemleri (örneğin damla sulama ve yağmurlama sistemleri) su kullanımını optimize ederken, toprak iyileştirici teknikler (örneğin yeşil gübreleme, kompostlama) erozyonun önlenmesine ve toprak sağlığının korunmasına katkıda bulunur. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, küresel tarım arazilerinin yaklaşık %33’ü erozyon riski altındadır ve bu yüzden toprağın korunması daha da kritik hale gelmiştir.
 

Biyoçeşitliliğin Korunması

Sürdürülebilir tarımda biyoçeşitliliğin korunması, ekosistemlerin sağlığını ve tarımsal üretim kapasitesini artırır. Monokültür tarım yerine agroekoloji gibi yöntemlerin kullanılması, bitki çeşitliliğinin korunmasını sağlar ve zararlılara karşı doğal mücadele imkânı sunar. Ayrıca bu yöntemler, tarımsal ekosistemlerin daha dirençli olmasına katkıda bulunur. Dünya Bankası, biyoçeşitliliğin korunmasının, tarımsal verimliliği artırırken iklim değişikliği ve zararlılar gibi tehditlere karşı daha dayanıklı üretim sistemleri oluşturduğunu vurgulamaktadır. Çeşitli bitki ve hayvan türlerinin korunması, aynı zamanda gıda güvenliği açısından da kritik öneme sahiptir.
 

Kimyasal Kullanımının Azaltılması

Tarımsal üretimde aşırı kimyasal kullanımının çevresel etkileri büyüktür. Pestisitler, kimyasal gübreler ve diğer zararlı kimyasallar hem toprağın sağlığını bozabilir hem de su kaynaklarını kirletebilir. Sürdürülebilir tarım, kimyasal kullanımı yerine doğal yöntemlerle üretim yapmayı teşvik eder. Örneğin, organik tarım ve entegre zararlı yönetimi (IPM) gibi uygulamalar, kimyasal girdileri azaltarak hem çevreye hem de insan sağlığına zarar vermeyen üretim yöntemleri sunar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), pestisit kullanımının tarım işçilerinde sağlık sorunlarına neden olabileceğini ve bu yüzden sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesinin önemini vurgulamaktadır.
 

Yenilikçi Tarım Teknikleri

Sürdürülebilir tarım, inovatif ve çevre dostu tarım tekniklerinin benimsenmesini içerir. Permakültür, agroekoloji ve doğrudan ekim gibi yöntemler, doğal döngülerle uyumlu bir üretim sağlar ve daha az dış girdiye ihtiyaç duyar. Bu teknikler, özellikle küçük ölçekli çiftçiler için büyük bir fırsat sunar, çünkü düşük maliyetli ve yüksek verimlilik sağlayan çözümler sunar. Doğrudan ekim teknolojisi, toprağı işlemeye gerek kalmadan ekim yapılmasına olanak tanır, bu da toprağın yapısını ve sağlığını korurken tarımsal verimliliği artırır.
 

Ekonomik Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir tarımın önemli bir diğer boyutu, çiftçilerin ekonomik refahını sağlamaktır. Tarım, kırsal ekonomilerin ana direği olduğu için sürdürülebilirlik stratejileri, çiftçilerin ekonomik olarak da sürdürülebilir üretim yapmasını amaçlar. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), sürdürülebilir tarımın kırsal yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğunu ve küçük ölçekli çiftçilerin gelirlerini artırdığını belirtmektedir. Üretici kooperatifleri, doğrudan satış kanalları ve yenilikçi pazarlama stratejileri, sürdürülebilir tarımın çiftçiler için daha kârlı olmasını sağlar. Ek olarak, organik ve yerel üretime dayalı tarım, daha yüksek katma değer yaratmakta ve bu ürünlerin pazarlanması, çiftçilerin gelir düzeylerini artırmaktadır.
 

Türkiye'deki Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları

Türkiye, geniş tarım arazileri ve farklı iklim koşullarıyla sürdürülebilir tarım uygulamalarında potansiyel bir liderdir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde yürütülen projeler, hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik sağlamayı hedeflemektedir. Özellikle su ve toprak yönetimi alanında yapılan iyileştirmeler, tarım sektörünün karşı karşıya olduğu iklim değişikliği, toprak erozyonu ve su kıtlığı gibi tehditlerle başa çıkma konusunda kritik bir rol oynamaktadır. Bakanlığın hazırladığı Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı, su kullanımında verimliliği artırmayı ve sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, sürdürülebilir tarım için 2018-2022 Ulusal Stratejik Plan kapsamında, çiftçilerin eğitimi ve yenilikçi tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması için devlet teşvikleri sunulmaktadır.
 

TEMA Vakfı Projeleri

Türkiye’de sürdürülebilir tarımın yaygınlaşmasında TEMA Vakfı önemli bir rol oynamaktadır. Vakfın yürüttüğü projeler kapsamında, toprak ve su kaynaklarının korunmasına yönelik çalışmalar, çiftçilerin sürdürülebilir tarım teknikleri konusunda bilinçlenmesini sağlamaktadır. TEMA’nın özellikle erozyonla mücadele projeleri, Türkiye’nin %59’unda görülen toprak erozyonunu azaltmayı hedeflemektedir. Vakıf tarafından 2019’da başlatılan Sürdürülebilir Tarım Eğitimi programı sayesinde, bugüne kadar 100.000’den fazla çiftçi sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda eğitim almıştır. Bu projelerle, Türkiye’nin toprak kayıpları azaltılmakta ve tarımsal verimlilik artırılmaktadır.
 

Organik Tarım Uygulamaları

Türkiye’de organik tarım, sürdürülebilir tarımın önemli bir bileşeni olarak giderek yaygınlaşmaktadır. 2022 yılı itibarıyla, Türkiye’de 529 bin hektar alanda organik tarım yapılmakta ve bu alanın büyüklüğü her yıl artmaktadır. Türkiye, zeytin, üzüm, pamuk gibi ürünlerde organik üretimde önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde uygulanan organik tarım projeleri, kimyasal gübre ve pestisit kullanımını azaltarak hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ürün kalitesini artırmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’nin organik tarım üretimi 2,5 milyon ton seviyelerine ulaşmıştır. Organik tarıma yönelik devlet teşvikleri ve Avrupa pazarındaki yüksek organik ürün talebi, bu alanın daha da büyümesini sağlamaktadır.
 

İklim Değişikliği ile Mücadele

Türkiye, tarım sektörünü iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden korumak amacıyla sürdürülebilir tarımı, iklimle mücadele stratejilerinin merkezine koymuştur. Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı ile su kaynaklarının verimli kullanımı ve tarımsal üretimde sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Türkiye, tarımsal üretimde iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmak amacıyla 2021-2027 Dönemi Tarım Reformu Stratejisi kapsamında, kuraklığa dayanıklı tohumların geliştirilmesi ve yenilikçi sulama teknolojilerinin uygulanmasına öncelik vermektedir. 2023 yılı itibarıyla, Türkiye’de tarım alanlarında kullanılan sulama teknolojilerinin %35’i su tasarrufu sağlayan yöntemlere dönüştürülmüştür. Bu alanda atılan adımlar, Türkiye’nin iklim değişikliğine karşı tarımsal direncini artırmaktadır.
 

Sürdürülebilir Tarımın Geleceği

Sürdürülebilir tarım, Türkiye’nin kırsal kalkınma hedeflerinde önemli bir rol oynamaktadır. Hem çevreyi koruyarak hem de kırsal nüfusun gelir düzeyini artırarak sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamaktadır. Türkiye’de sürdürülebilir tarım uygulamalarını artırmak için daha fazla devlet teşviki, çiftçi eğitim programları ve yenilikçi tarım teknolojilerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Ayrıca, organik tarımın yaygınlaştırılması, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında tarımsal uygulamaların daha çevre dostu hale getirilmesi ve sürdürülebilir su yönetimi stratejilerinin uygulanması, Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesini büyük oranda geliştirebilir. Bu adımlar sayesinde, Türkiye’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda, tarımsal üretimini artırırken doğal kaynaklarını koruyan bir model benimsemesi mümkündür.

Kaynaklar:
• Tarım ve Orman Bakanlığı: www.tarimorman.gov.tr
• TEMA Vakfı: www.tema.org.tr
• Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO): www.fao.org
• Organik Tarım Kanunu: www.mevzuat.gov.tr



Konya’nın Tarımsal Mekanizasyondaki Yeri

Konya, Türkiye'nin tarımsal üretim ve mekanizasyon sektöründe öncü şehirlerinden biridir. Geniş tarım arazilerine sahip olması ve tarımsal makineler alanında gelişmiş sanayi altyapısı sayesinde, hem yurt içinde hem de uluslararası pazarda önemli bir konum elde etmiştir. Traktör, tohum ekme makineleri, biçerdöver, römork gibi çeşitli tarımsal mekanizasyon ürünleri, Konya'daki fabrikalarda üretilerek dünya genelinde 187 ülkeye ihraç edilmektedir. Bu ihracatın büyük kısmı traktör ve aksamları dışında kalan makineleri kapsamaktadır ve 2023 yılında Konya'nın tarım makineleri ihracatı 175,6 milyon dolara ulaşmıştır.

Konya’da yaklaşık 400 tarım makinesi üretim firması bulunmaktadır ve bu firmalarda 8.500 kişi çalışmaktadır. Bu firmalar sadece geleneksel tarım makineleri üretmekle kalmayıp aynı zamanda akıllı tarım teknolojilerine yatırım yapmaktadır. GPS destekli makineler, otomasyon sistemleri ve dijital tarım ekipmanları, tarımsal üretimde verimliliği artırırken çiftçilerin maliyetlerini düşürmeye yönelik çözümler sunmaktadır. Özellikle Konya Tarım Fuarı, bölgedeki tarımsal mekanizasyon firmalarının küresel pazara tanıtılması ve yeni iş bağlantıları kurması açısından önemli bir platform sunmaktadır. Bu sayede Konya, tarımsal üretim süreçlerinin modernizasyonunda kritik bir rol üstlenmektedir.

TARMAKBİR'in verilerine göre, Türkiye'de tarım makineleri üretimi büyük ölçüde Konya'da yoğunlaşmıştır. Traktörlerin yanı sıra ekim makineleri, ilaçlama sistemleri ve hayvancılık ekipmanları gibi çeşitli tarım araçları da Konya'daki üreticiler tarafından tasarlanmakta ve üretilmektedir. Bu durum şehri tarım makineleri sektöründe stratejik bir üretim merkezi haline getirmiştir.

Son yıllarda, çevre dostu ve sürdürülebilir tarım makineleri üretimi, Konya’daki firmaların öncelikleri arasında yer almaya başlamıştır. Bu, hem iç pazarda hem de uluslararası arenada Konya'nın rekabet gücünü artırmaktadır.

Kaynaklar:
• TARMAKBİR, "Konya Tarım Makineleri İhracatı"(Tarmakbir)
• TARIMCA Dergisi, "Tarımsal Mekanizasyon ve Ar-Ge Çalışmaları"(Tarmakbir)