
Yerli Üretim, Küresel Güç: Türkiye’nin Tarımsal Mekanizasyonundaki Yükselişi
Türkiye’nin tarımsal mekanizasyon sektöründeki büyüme, küresel tarım makineleri endüstrisinde önemli bir oyuncu haline geline getirmiştir. Ülkede ilk tarım ekipmanı olan pulluğun 1861’de Bursa’da, ilk traktörün ise 1955’te Ankara’da üretilmesiyle temelleri atılan tarım makineleri sanayi, bugün hem yerel hem de uluslararası pazarlarda yüksek performans sergilemektedir. Türkiye’de tarımsal mekanizasyon araçlarının neredeyse tamamı yerli üretimle karşılanmakta olup özellikle akıllı tarım teknolojileri gibi yüksek mühendislik gerektiren bazı ekipmanlar ithal edilmektedir. Bununla birlikte, bu alanlarda yerli üretimin hızla gelişmesi için önemli fırsatlar bulunmaktadır.Türkiye’nin tarım makineleri ihracatında elde ettiği başarı, sayısal verilerle daha net anlaşılmaktadır. 2001 yılında yalnızca 56 milyon dolar seviyesinde olan ihracat, 2022 itibarıyla 1,5 milyar doları aşmıştır. Bu dönemde Türkiye, dünya genelindeki ihracat sıralamasında 31. sıradan 17. sıraya yükselmiş ve dünya tarım makineleri ihracatındaki payını %0,3’ten %1,6’ya çıkarmıştır. Türkiye, sadece tarım makineleri ihracatında değil, traktör ihracatında da büyük bir sıçrama yapmıştır. 2000’lerin başında 30-40 milyon dolar seviyesinde traktör ihraç eden Türkiye, günümüzde bu rakamı 1 milyar doların üzerine taşımayı başarmıştır. Bu başarı, Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu ve güçlü sanayi altyapısı sayesinde ihracat pazarlarında avantaj sağlamasına dayanmaktadır.
Türkiye’nin tarım makineleri sektöründeki gücü sadece ihracatla sınırlı değildir. İç pazarda da ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olan sektör, her yıl 100 tarım işletmesinden 17’sinin traktör veya ekipman yatırımı yaptığını, %10’unun ise sulama sistemlerine yatırım yaptığını göstermektedir. Bu oranlar, büyük ölçekli işletmelerde iki katına çıkmakta, endüstriyel bitki tarımında ise daha da yüksek oranlarda seyretmektedir. Tarım makineleri üretiminde yerli firmaların çoğunun küçük ve orta ölçekli olmasına rağmen, sektör sürekli olarak yeni girişimcileri çekmekte ve üretim kapasitesini artırmaktadır. 2021 yılı itibariyle sektörde 26.194 kişi istihdam edilmekte olup bu rakam her geçen yıl daha da artmaktadır.
Türkiye’nin stratejik konumu, hem Avrupa hem de Orta Doğu pazarlarına kolay erişim sağlaması bakımından büyük avantaj sunmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri arasında tarım makineleri üretiminde Almanya, Fransa ve İtalya’nın ardından gelen Türkiye, bu güçlü konumunu daha da ileri taşıma potansiyeline sahiptir. Küresel pazarlara olan yakınlığı, rekabetçi fiyat avantajı ve artan teknoloji yatırımları, Türkiye’yi tarım makineleri sektöründe vazgeçilmez bir aktör haline getirmiştir. Bu pozitif gelişmeler, Türkiye’nin sektörde daha yüksek teknolojili ürünler üreterek küresel pazar payını artırma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin tarımsal mekanizasyon alanındaki büyümesi, yerli üretimin yanı sıra ihracat gücüyle de desteklenmektedir. Teknoloji odaklı yatırımlar ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmesi, Türkiye’nin sadece kendi iç pazarında değil uluslararası tarım makineleri pazarında da güçlü bir oyuncu olmasını sağlamaktadır. Stratejik coğrafi konumu, büyüyen sanayi altyapısı ve dünya standartlarına uygun üretim kapasitesi ile Türkiye, tarımsal mekanizasyonda sürdürülebilir bir başarı yakalamaktadır.
Kaynaklar:
• - TARMAKBİR, " Tarım Makineleri İhracatı"(Tarmakbir);