Katılımcılar

Türkiye de tarım bankacılığına giriş yapan ve aralıksız hizmet sunmayı sürdüren ilk özel sektör bankası olan DenizBank ın öncelikli hedefleri arasında tarımsal kesimin gelişmesi, büyümesi ve dünya ölçeğinde bir rekabet gücüne kavuşması geniş bir yer tutmaktadır. Küresel ölçekte stratejik önem taşıyan tarım sektörü Tarımı diğer sektörlerden, tarımsal finansmanı da diğer sektörlerin finansmanından ayrıştıran çok önemli özelliklerin var olduğu gerçeği, son yıllarda yaşanan gelişmeler sonucunda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bunlar genellikle kuraklık, savaş gibi olumsuzluk dönemlerinde belirginleştiğinden, rutin yaşamda tarım sektörünün taşıdığı önemi hissetmek mümkün değildir. Ancak insan olmaktan kaynaklanan bir durum olarak kendisi ya da ham maddesi tarımsal ürün olan besinlere her gün, hatta her öğün erişim zorunluluğu, en küçük olumsuzlukta bile sektörün stratejik önemini hatırlatmaktadır. Örneğin son dönemlerde yaşadığımız Rusya-Ukrayna savaşında tarımın nasıl uluslararası bir yaptırım aracına dönüşebileceği açıkça görülmüştür. Sonuçta ne tür bir ekonomik ya da jeopolitik kriz yaşanıyor olursa olsun insanlar günlük olarak tamamı tarım ürünlerinden ibaret olan besin maddelerine erişmek zorunda olduklarından tarımsal ekonomik sistemin bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Buna ilişkin en çarpıcı örneklerden birini, pandemi sürecinde Türkiye ekonomisinin %10,3 oranındaki daralmasına karşın tarım sektörünün %5,6 büyümesi oluşturmuştur. Burada ortaya çıkan tek gerçek, her şey durduğunda bile tarımsal üretime devam etme zorunluluğudur. Aslında tarım sektörü özelinde bakıldığında, pandemide hem küresel hem de ulusal düzeyde bir üretim daralması yaşanmadığı, buna karşın tamamen kaygı kaynaklı bir etki ile pandemi öncesi dönemde 30 yıllık ortalaması %2,5 olan küresel gıda enflasyonunun pandemi sürecinde %41 e ulaştığı görülmektedir. Bu durumun rekoltelerde bir daralma olmaksızın gerçekleşmesi, tarımın insan yaşamındaki önemi nedeniyle asla aksatılamayacak, ara verilemeyecek ve hatta yavaşlatılamayacak bir sektör olduğunu kanıtlamaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki süreçte tarımsal üretim yine küresel düzeyde hayatımızdaki öncelikli yerini koruyacak, ancak bu süreç özellikle iklimsel gelişmelerin tehdidi altında olacaktır. Türkiye de yüksek gıda talebini karşılayabilmek için büyümek zorunda olan tarım sektörü, küçük işletmelerden oluşan tarımsal yapı nedeniyle çok düşük tasarruf oranına sahip bir sektördür. Aslında genel anlamda tasarrufun düşük olduğu Türkiye ekonomisinde tarım sektörü için bu durum çok daha radikal boyuta ulaşmaktadır. Türkiye de işletme başına düşen tarımsal kâr rakamlarının düşük olması, bir tarım işletmesinin hem çiftçi ve ailesinin geçimini sağlaması hem de üretimi artırmaya yönelik yatırım yapmasını oldukça güçleştirdiğinden büyüme sağlayabilmek için bankalar gibi yabancı finansman kaynaklarına erişim sadece önemli değil adeta bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün sürdürül